1. Bölüm

Hesaplaşma

            

            Serkan, ablasını ve evleneceği adamı izlerken ne hissettiğini artık bilmiyordu. Eskiden içinde bitmeyen bir hırs, intikam ya da ateş varken şimdi anlamsız bir duygu ile doluydu. Birbirlerine aşk ile bakan gözlerden de rahatsız olmuyordu. Olması gereken belki de buydu. Sevdiği kızın başkasını tercih etmesinin acısını ablasından çıkarmaya çalışsa da olmamıştı.

Nikah memurunun şahitleri çağırması ile ablasına yaklaşan Çiçek'i gördü. Günlerdir ortalıkta olmayan kız sonunda ortaya çıkmıştı. Hayatına birden daldığı gibi birden de ortalıktan kaybolma gibi huyu vardı. Aralarında bir ilişki oluşmuş gibiydi. Ablasına yardım etmek için yanına gelmiş olsa da zamanla onu tanımak hoşuna gitmeye başlamıştı. Değişik bir kafası vardı.

Asıl mevzu ise Çetin konusuydu. Ablası hakkına haber yaptırdıktan sonra adamın hala rahatça gezmesi hiç hoşuna gitmiyordu. Ablası öylece bırakmış olabilirdi, ama bir şey yapmadan durmak istemiyordu. Hem böyle bir adam ile Çiçek'in birlikte olması da saçmaydı. En son konuştuklarında Çetin’e karşı bir duygu belirtisi de görmemişti. Zaten öyle bir adamı sevecek biri de değildi. Daha yeni tanısa da bundan emindi.

Nikah gerçekleşip Çiçek kenara çekildiğinde daha fazla duramadı. Ablasının ona Çetin hakkında birtakım bilgiler verdiğini ve neden kullanmadığını öğrenmek için yanına doğru yürüdü. Sahneye çıkarken gördüğü ışıltıyı yaklaştıkça daha net hissetmişti. "Selam" diyerek varlığını belli etti.

Çiçek arkadaşını ve kocasını izlerken duyduğu sesle döndü. Serkan'ı görünse sevinçle "Selam." diyerek karşılık verdi. Tabi yüzünü fark ettiği gibi düğünde olmaktan hoşlanmadığını sandı.

Serkan kendine dönen güzelliği birkaç saniye izlese de içinde ki kızgınlık daha ağır basıyordu. Bakışları buluşurken "O yüzünü düzelt. Ablanın en mutlu günü." demesi moralini daha çok bozdu. Hala onlarla uğraştığını sanıyordu. Uzun zamandır hiçbir şey yapmasa da kimse inanmıyordu. Anlatmak ile zaman harcamak yerine asıl canını sıkan konuyu konuşmayı düşünüyordu. Dinmeyen öfkesi kontrolü ele almış gibiydi.

-Çetin ile aranda ne var?

Çiçek'in gülüşü yok olurken neden bu kadar sinirli olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Serkan sen iyi misin?”

-Konuyu değiştirme. Bu adam ablam hakkında haber yaptı. Onun yüzünden hastaneye yattı. Bunları bilmediğini sanmıyorum.

Çiçek'in anlatamayacağı ve aşamayacağı engeller vardı. Çetin ile bir anlaşma yapmak zorunda kalmıştı. Alara'ya yardım ettiğini biliyordu. Kardeşini köşeye sıkıştırmak için yaptırdıkları haberleri öğrenmişti. Gazete adını ve yüzünü saklasa da Çetin bunların hepsini biliyordu. Barda çalıştığını ve Alara'nın da o haberleri yaptırdığını da öğrenmişti. Arkadaşı bunları duyarsa neler yapacağını bilse de artık sorun olsun istemiyordu. Çetin’in yaptıklarından dolayı bir daha bebeğe bir şey olursa çok üzülürdü. Hem sadece sebep bu da değildi. Babası da olaylara dahil olurdu. Yaptıklarını anlatamazdı. Alara da arada kalırdı. Bu yüzden olanları unutup önlerine bakmaya karar vermişlerdi. Tabi Çetin daha fazlasını da isteyip evliliğe evet demesini istemişti. Babası ile olan ortaklığını daha da güçlendirmek istediğini biliyordu. Kendi adına da bir sevgi olması mümkün olmadığı için kabul etmişti, ama bunları Serkan'a söyleyemezdi. Bunun yerine "Seni anlıyorum, ama Çetin ile konuştuk. Özür diledi." dedi. Aralarında sorun olmadığına inanırsa peşini bırakır diye umut ediyordu.

Serkan sinirden güldüğünde "Buna inandın mı?" dedi. Özür dileyecek adam böyle bir şey yapmazdı. Hem Çiçek de bu kadar saf olamazdı.

-Bakın burada kimler varmış.

Konuşmaları Çetin yüzünden bölünürken Çiçek'in yanına geçip elini beline atmasını izledi. İçinde hakim olamadığı öfke ile yakasına yapışacağı anda "Gençler!" diyen sesle durdu. Hızla arkasına döndüğünde Leman'ı görmeyi hiç beklemiyordu. Geri adım attığında ne döndüğünü anlamaya çalıştı.

Leman hedefine sabitlediği gözlerle "Görüşmeyeli nasılsın Serkan?" dedi. İçinde büyüttüğü kızgınlık, hayal kırıklıkları ve öfkesi ile bugünü çok beklemişti. Artık hesaplaşma zamanı gelmişti.

-Senin burada ne işin var?

Eski sevgilisinin, ablasının düğününde ne aradığını öğrenmeye çalışırken cevap Çetin'den geldi. "Kendisi babamın nişanlısı. Yani cici annem." Şaşkınlıkla izlerken kendince baya yaşça büyük biri ile evlilik yoluna girmesi hiç mantıklı gelmedi. Daha yirmi dört yaşında ki kız babası yaşında ki adamla neden evlenirdi?

Leman o gözleri izlerken düşündüğünü elbet tahmin edebiliyordu. Bu sefer canını yakan kendi olacaktı. Cemre için bırakıldığı günü hiç unutmamıştı. "Bakıyorum yalnızsın." Dudaklarında gülüş oluşurken uzaktan izlediği adamı gösterdi. Aynı onun yaptığı gibi zayıf yanından vurmaktan hiç çekinmeyecekti.

-Mert ile evlenmiş değil mi?

Serkan, canını yakmaya çalıştığını anlamıştı. Artık eskisi kadar olmasa da Cemre'nin adı geçtiğinde etkileniyordu. Uğruna herkesi karşısına aldığı kız maalesef onu sevmemişti.

Çiçek konuşmaları dinlerken ikili arasında ne döndüğünü tam olarak anlayamıyordu. Cemre konusu neden açılmıştı? Şenol amcanın nişanlısı onu nereden tanıyordu ve Serkan arasında ne vardı?

Leman yıllar önce kalbini parça parça edip o kıza gittiğini hatırladıkça ona olan öfkesi canlı kalıyordu. Madem birleşememişlerdi bunu söylemekten de çekinmeyecekti.

-Gerçi kızda haklı. Bir yanda Mert gibi bir adam bir yanda sen.

Serkan umursamaz görünse de sinirlenmeye başlamıştı. "Leman yeter."

-Neden ki? O sevdiğin kadın nerede merak ettim?

Yumruğunu sıktığında "Yok! Oldu mu?" demesi hoşuna gitse de yetmezdi.

 

-Zaten ne bekliyordun? Sen kimseyi sevemezsin. Tek yaptığın insanlara kötülük yapmak.

 

-Bir zamanlar benimle sevgili olduğunu unutma.

Serkan'ın söyledikleri Çiçek'i fazlasıyla şaşırtmıştı. Leman ile geçmişte bir ilişkisi olduğu ve tatsız bir ayrılık yaşadıkları belliydi. Ortamın havası değişsin diye müdahale edeceği anda Çetin kendine çekip kulağına yaklaştı.

 

-Sakın aklından bile geçirme.

 

Göz göze geldiklerinde yine tehdit eden bakışları canını sıksa da şimdilik susacaktı. Alara'nın düğününü de mahvetmemek için geri adım attı.

 

Serkan ise söylediğinden sonra Çiçek'in sessizliği ile daha fazla durmak istemedi. Hızla yanlarından ayrıldığında bu iş burada kapanmamıştı. Leman ile sonra görüşecekti.

 

Çiçek onu yalnız bırakmak istemediği için belini tutan Çetin'in elini çekti. Arkasından yürüdü.

 

-Peşinden gitmeyecek misin?

 

Çetin, cici annesine baktığından kendinden emin şekilde "Gerek yok. Biraz teselli etsin sonra alırım." dedi.

 

Leman duyduğuna gülse de "Serkan'ın acı çekmesini istesem de şimdilik bırakalım bakalım. Bu arada bunların arasında tam olarak ne var?" diye sordu. İkisinin hakkında çıkan haberleri bilse de Serkan'ın en son bakışları öylesine değil gibiydi.

 

Çetin gülerken "Ne olabilir? En fazla ablalık yapıyordur." dedi. Çiçek'i Serkan gibi birine bakacağını düşünmediği içinde ciddiye almıyordu. Hem büyümemiş bir adam ne yapabilirdi ki? Ortalıkta gezinen boş birinden başka bir şey değildi.

 

Leman işini şansa bırakmak istemiyordu. Bugünü çok beklemişti ve intikamı en az onun verdiği hasar kadar ağır olmalıydı.

 

-Sen yine de çok görüşmelerine izin verme. Hem benim planımı da bozmasın.

 

Çetin onunla da bir anlaşma yaptığı için memnuniyetle kabul etti. Yoksa babasından bu kadar küçük kızı cici anne olarak kabul etmesi mümkün değildi.

 

-Sen ne yapmak istediğini söyle yeter.

Leman salonda gözlerini gezdirirken birinde durdu. "Serkan'ı daha da deli etmek istiyorum. Bu da o adamdan geçiyor. Tanışmakla başlaya biliriz."

 

Çetin baktığı yere kafasını çevirdiğinde Mert'i gösterdiğini gördü. Ona yaklaştığı anda Serkan'ın sinir olacağı kesindi, ama o adam öylece tanışacağı biri değildi.

 

-O adama yaklaşmak istiyorsan babamı yanına al. Yoksa senin yüzün bile bakmaz.

 

Leman, siyahın en koyu tonu gözleri ile karşısında ki adam ile konuşan Mert'i izlerken "Kadın düşmanı mı?" dedi.

 

-Bir tek karısını bakan bir adam. Serkan’a rağmen bu düğüne gelmesi bile şaşırtıcı. Damadı da tanıyor gibi.

 

Leman dans eden çifte baktığında "Oraları sen bulursun. Ben babanı bulayım da Mert Bey ile tanışmayı gerçekleştirelim. Cemre'ye bir adım daha yaklaşmak kötü olmaz." dedi.

 

-Kolay gelsin.

 

Leman el sallayarak uzaklaşırken Çetin de Serkan'ın peşinden giden sevgilisini bulmaya koyuldu.

"""

-Serkan dursana!

Çiçek kaç kere seslense de durmamasına sinir oldu. Ayağından ayakkabıyı çıkardığı gibi arkasına attığında denk gelmeyince iyice sinir olup bağırdı.

-Ayakkabım da boşuna gitti!

Serkan duyduğu sesle arkasına döndüğünde gördüğü sahne ile istemsiz güldü. Tüm bedeni gevşerken önünde duran ayakkabı tekini aldı. Bir anda tüm sinirinin uçup gitmesini sağlayan kişi tamda karşısında duruyordu.

 

-Bu ne?

 

-Sen gülüyor musun? Getir şunu.

 

Artık deliliklerine yetişemiyordu. Önüne doğru yürüdüğünde ayakkabıyı atmak yerine eğilip önüne koydu. Kafasını kaldırdığında onu izleyen gözler az önce yaşadığı her şeyi unutturması çok değişik geliyordu. Ne zamandan beri kalbine iyi gelmeye başlamıştı? Belki de hayatında kimse olmadığı için onun arkadaşlığını seviyordu. Kafasında dönen sorular ile izlemeye devam etti.

Çiçek donup kaldığını görünce elini gözlerinin önünde salladı. "Hayrola!" Hadi diyen bakışlarına rağmen ayakkabısını koymadığını gördü. Eğilip alacağı anda dengesini kaybedince Serkan'ın omzunu tutmak zorunda kaldı. O da telaşla elini tutunca ortamda bir hava oluştu.

 

Serkan elinin altında ki tenden hissettiği şeyi şimdi daha iyi anlıyordu. Kalbi baya baya Çiçek'ten etkileniyordu. Hali komik gelirken elini çekip ayakkabısını bizzat giydirdi. Ayağa kalktığında izlediği gözlere bu sefer farklı bakıyordu. Ne zaman başladığını bulmaya çalışırken hep onu düşündüğünü de yeni fark etti. Deliliklerini arar olmuştu. Onunla konuşurken farklı olmaya çalışıyordu. Hatta yaptığı her şeyi bildiği içinde geriliyordu. Oysa yaptıklarını kimseye açıklamaya gerek duymazdı.

 

-Leman senin eski sevgilin mi?

 

Aklında gezinen güzel düşünceleri bölen soru ile başka yöne baktı. Geçmişini onunla konuşmak istemiyordu. Zaten Cemre'yi ablasından dolayı biliyordu. Şimdi de Leman eklenmişti. Az önce konuşmaya şahit olduğu içinde ayrılık nedenlerini anlamış olmalıydı. Gözünde ki itibarı baya kötü olması onu huzursuz ediyordu. Kimin ne düşündüğü ile ilgilendirmese de Çiçek farklıydı.

 

-Eski defterler kapanmamış sanırım.

 

Çiçek keyfi yerine gelsin diye espri yapsa da yüzünün değişmediğini daha da gerildiğini görüyordu. Koluna yavaşça vurduğunda "Benden de saklama. Aynı yatağı paylaştık." dedi. Sonunda biraz olsun gülümsediğini görünce "Çok somurtma yoksa çirkin olursun." diye ekledi.

 

Serkan bunları bir tek ondan duyunca sevinmesine şaşırıyordu. Yoksa bu tarz konuşmalardan hiç hoşlanmazdı. Onun gözünde küçük bir kardeş gibi olmak can sıkıcı olduğu için önce bunu düzeltecekti. İçinde oluşan hafif heyecan ile ilk adımı atacağı anda en gereksiz kişi "Çiçek!" diyerek araya girdi. Tüm büyü bozulurken mecburen geri çekildi.

 

-Alara seni çağırıyordu.

 

Çiçek peşinden ayrılmayan Çetin'in derdini bildiği için Serkan'a baktı. "Sonra konusalım. Ben ablana bakayım."

 

Gözleri ile onayladığında ayrılmasına izin verdi. Bakışları sertleşirken karşısında ki ukala bakışlara döndü.

-Çiçek'i yollamak için ablamı bahane ettiğine göre benimle konuşmak istiyorsun.

 

Çetin'in gülümsemesi büyürken ellerini cebine koyup karşısında ki adamı baştan aşığı süzdü.

 

-Siz Dilmen kardeşler aşırı zekisiniz.

 

Serkan bu tavırları karşısında suratının ortasına bir tane çakmak istese de ablasının düğününde yapmayacaktı. Onun yerine soğuk kanlı kalıp aynı şekilde ellerini cebine koydu.

 

-O zaman bizi karşına almaman gerektiğini öğrenmişsindir.

 

Çetin bu sefer sesli gülerken "Bunu ablasına karşı bir zamanlar zorluk çıkaran küçük bey mi söylüyor?" dedi. Alara'yı karşısına almasa da Serkan onun için aynı değildi. Hem cici annesi sayesinde hakkında çok fazla şey biliyordu.

 

Adamın küçümseyen bakışları sinirlerini fazla zorluyordu. Dediği doğru olsa da bunların hepsi geride kalmıştı.

 

-Aramızda ki durum seni hiç ilgilendirmez. Ablam seni affedince hesap kapandı sanabilirsin, ama daha ben başlamadım.

 

-Tabi, her zaman beklerim. Ama baştan uyarayım senin hesap daha kabarık olabilir.

 

Serkan bu sefer soğuk kanlı kalamadı. Eli cebinden çıkarken Çetin'in yakasını buldu. Zaten Çiçek'in yanında gördükçe ayar oluyordu. Bir de ukala davranışları izlemek zorunda değildi. Daha bir şey yapamadan kolunu tutan el ile yana baktı. Doktor yani ablasının kocası telaşla "Dur!" deyince şaşkın gözlerle baktı. Elini tuttuğu yakadan çekmesini sağlayıp Çetin'e sinirli gözlerle izliyordu.

 

-Ne oluyor burada?

 

Erdem, karısının etrafı bir sürü iş adamı sarınca Serkan'ı merak edip gelmişti. Gördüğü sahne ile de hemen müdahale etmek istemişti. Bu gece bu adamın burada olmasını istemediği içinde Serkan'ın yanında yer aldı. Sonuçta karısının kardeşiydi.

 

Çetin "Konuşuyoruz. Serkan biraz heyecan yaptı sanırım." dedi. Karşısında ki adamı Alara sayesinde baya tanımıştı, ama ona dokunamayacağını çok iyi biliyordu. İşin ucu Çiçek'e dayanırdı ve o zaman onu elinde tutamazdı.

 

Serkan doktoru aşıp kendi konuşmaya çalışsa da eli ile engel olmuş bir de üstüne "Bu gece tek bir sıkıntıda beni karşında bulursun. Karım üzülürse bende seni üzerim. Şimdi uzaklaş." demesini hayretle izledi. Adam böyle anlarda kibar halinden çıkıp değişik biri oluyordu. Onu tanımasa Çetin'e bir güzel ayar verecek sanırdı. Doktor ne kadar sinir olabilirdi?

 

-Ama...

 

Erdem devam etmesine izin vermeden "Konu kapandı." dedi ve gözleri ile gitmesini bekledi. Çetin sinirle ayrılırken Serkan karşısına geçti.

 

-Ben kendim konuşamıyor muyum?

 

-Bir artık aileyiz. Millet karşısında birbirimizi korumalıyız.

 

Erdem'in söyledikleri onu güldürmüştü. "Doktor sen kendini fazla kaptırdın. Benden uzak dur. Bir zamanlar ablam ile seni ayırmaya çalıştığımı unuttun sanırım." Uzaklaşacağı anda yine kolu tutulunca öfkeyle döndü.

 

-Bırak istersen.

 

-Nereye?

 

Erdem bu gece en küçük sıkıntı çıksın istemiyordu. Karısı bir şeyden şüphelenirse onu tutamazdı. Bu yüzden her şey yolunda gitmeliydi.

 

-Siz evliliğinizi duyurdunuz. O zaman eğlence bitti.

 

Serkan kolunu kurtarmak isterse Erdem'in bırakmaya niyeti yoktu. Hem ona güzel haberi de bir an önce vermek istiyordu.

 

-Biz gitmeden sende gidemezsin. Bu arada yarın hastanede ol.

 

Bu sefer bıraksa da Serkan ayrılamıyordu. “O nereden çıktı?”

 

-Çalışacaksın.

 

Doktor gülerek bir de üstüne "Sakın gitmemezlik yapma. Yoksa sana kimse kızda vermez. Bu tembellik daha ne kadar devam edecek?" demesi karşısında yumruğunu sıktı. Tam itiraz edeceği anda da aklında dönen hesaplar engel oldu.

 

-Tamam.

 

Erdem bu kadar çabuk kabul etmesine şaşırdı. Bakışlarından bir plan yaptığını anlayacak kadar artık tanımıştı. Şimdilik bir şey sormayacaktı. Karısına ilişmeyen her şeye vardı.