2. Bölüm: Yıkılış

            Leman hedefine ulaşmak için önce nişanlısının yanına doğru yürüdü. Düğünde olsalar bile dönen muhabbet hep iş oluyordu. Yaşının verdiği olgunlukla eklendiğinde bazen konuşmalardan sıkılıyordu.

Serkan tarafından terk edildikten sonra Şenol ile karşılaşmıştı. İşine yarayacağı içinde gösterdiği ilgiyi kabul etmişti. Kendi daha yirmi dört yaşında olunca etrafında olan birçok insan büyük tepkiler vermişti. Sevgili olduğu adam atmışına dayanmıştı. Birçoğuna göre parası için birlikteydi. Buna kesinlikle hayır demiyordu. Şenol'a büyük bir aşk ile bağlı değildi. İstekleri anında yerine geliyordu ve gösterdiği sevgi hoşuna gidiyordu. Bir de gücünün onu etkilediğini söyleyebilirdi. Onun sayesinde bir itibarı oluşmuştu. Bu yüzden söylenen sözleri umursamadan sunulan hayatın keyfini çıkarıyordu.

İş dünyasında önemli biri olduğunu bildiği içinde hayatında ki kadın olmayı kabul etmişti. Bu sayede Serkan'a ulaşacağını çok iyi biliyordu. Onun bütün dengesizliğini, şımarıklığını ve ilgisizliğine katlandıktan sonra bırakılmayı kabul edemiyordu. Gözünün içine baktığı ve bütün kalbini verdiği adamın kendi çektiği acıyı bilmesini istiyordu. Bunun içinde çok iyi bir hazırlık yapmıştı.

Serkan'ın zeki olduğu kadar acımasız olduğunu da biliyordu. Onu kendi silahı ile vuracaktı. O çok güvendiği aklını nasıl alt ettiğini gösterecekti. İstediği olduğu günde aynı onun yaptığını yapacaktı. Ortada öylesine kalmasını sağlayacaktı. Kendi kalbi kadar onun da kalbini parça parça edecekti. Aklında ki düşünceler ile nişanlısına yaklaştı.

-Aşkım..

Şenol ile birlikte onunla konuşan adamlarda döndüler. Genç nişanlıyı hepsi biliyordu. Leman'ı dikkatle inceliyorlardı. Artık yaşlanmış adamı içlerinden kınasalar da güzel bir kızla birlikte olduğunun da farkındaydılar. Esmer güzeliydi ve kahverengi gözleri fazlasıyla dikkat çekiyordu. Yaşının verdiği gençlik de eklenince beğeni oluşuyordu. Şenol genç sevgilisinin beline elini atıp kendine çektiğinde arkadaşlarına baktı.

-Beyler biraz nişanlım ile ilgileneceğim.

İkisi uzaklaştığı da etrafında ki bakışları hiç umursamıyorlardı. Leman nişanlısının elini tutup kendisine bakmasını sağladı. Yeterince beklediği için artık zaman kaybetmek istemiyordu. Emin adımlarla planını devreye sokmalıydı.

-Aşkım Mert Beye selam verebilir miyiz?

Bakışlarda oluşan merakı gidermeliydi. “Karısı Cemre ile aynı okulda okuduk. Uzun zamandır görüşmüyoruz. Nasıl olduğunu merak ettim.”

Şenol sevgilisin isteğine gülümsedi. İş dünyasında kendi yaşıtları ile olursa sıkılmazdı. İsteğini hemen onaylayıp salonda gözlerini gezdirdi. Genç iş adamını görünce de elini tutup yönlendirdi.

Leman yaklaştıkları adamı izlerken hakkında duyduklarını düşünüyordu. Serkan gibi birine karşı kazandığı için zaten hayran olunacak biriydi. Yine aralarında neler geçtiğini öğrenecekti. Bu intikam sürecinde çok işine yarayacağını biliyordu.

-Mert!

Duyduğu sesle döndü. Şenol’u görünce tebessüm etti. Erdem ve Alara olmasa düğünden bir an önce kaçacaktı. Her seferinde yanına biri geldiği içinde ayrılamıyordu. Konuşmayı kısa tutma umuduyla elini uzattı. Tuttuğunda “Şenol Bey nasılsınız?” dedi.

-İyiyim. Seni burada görmek ne güzel. Aranız bozuk sanıyordum.

Mert bunları duymaya alıştığı için gülümsedi. Leman bu sırada dikkatle izliyordu. Sert görünüşün arkasında aşırı yakışıklı bir adam vardı. Cemre seçimini doğru kişiden yana yapmıştı. Tam yeri diyerek “Her şeye rağmen burada olmanız taktir edilecek bir durum.” dedi. Sonunda siyah gözler ile buluştu. Nişanlısına gülümseyen yüz donuk bir ifadeye bürünmüştü. Hissettiği soğukluk içini ürpertse de kolay pes edecek biri değildi.

-Kusura bakmayın ben kendimi tanıtmadım. Leman, Şenol’un nişanlısı.

Elini uzattığında siyah gözler tedirgin olmasına neden oluyordu. Tamda Çetin’in anlattığı gibiydi. Adam kadın düşmanı gibi bakıyordu.

Mert uzatılan ele saniyelik baktıktan sonra kibarlık olsun diye ucundan tutup çekti. Sadece karşısında ki adamı muhatap almayı düşünse de kızın söyledikleri de es geçmiyordu. Sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşmuştu.

Leman konuşmanın burada bitmesini istemiyordu. “Az önceki söylediklerimi yanlış anlamayın. Ben Cemre ile aynı okuldaydım. Az çok olanları biliyorum.”

Mert istemsiz baktığında karısının adı geçmesi dikkatini çekmişti. Onun arkadaşı olma ihtimali durumu değiştiriyordu. Emin olmak içinde “Aynı bölümde miydiniz?” diye sordu.

Leman sonunda biraz olsun yumuşadığını görünce nişanlısını da konuya dahil ederek “Şenol’a söyledim. Eşinizi tanıyorum. Bu yüzden sizinle tanışmak istedim. Aynı bölümde olmasak da ortak arkadaşlarımız vardı.” dedi. Sonuçta Cemre’nin hatırlamama ihtimali vardı. Serkan onunla tanıştıktan sonra uzaklaşmaya başlamıştı. Her buluşalım dediğinde işim var diyerek ertelenmişti. Bir kere okulun kafesinde denk geldiklerinde de Serkan sevgilisi olarak tanıtmamıştı. Bu olaydan sonra da terk edilmişti. Hatırladıkları yine canını sıksa da ana odaklanmaya çalıştı.

Mert karısının bebek ve ev dışında bir şeyle ilgilenmediği düşününce eski bir arkadaşın iyi olabileceğini düşündü. Sonuçta en iyi arkadaşları burada değildi. Bunları düşününce Şenol’a dönüp “Eğer sizin içinde uygunsa bir gün bize gelin. Eşim de sevinir.” dedi. Sormadan bir karar almıştı, ama hoşuna gideceğini düşünüyordu.

Leman eski arkadaşını görme heyecanı yaşıyormuş gibi nişanlısının kolunu tuttu. Kendine baktığında sevinçle “Gider miyiz? Bana da çok iyi gelir.”

-Tabi canım. Sen nasıl istersen.

Mert’e döndüğünde “Harun da gelir mi?” diye sordu. Son zamanlarda ülkede olduğunu duysa da bir türlü oturup konuşamamışlardı.

-Geleceğinizi haber veririm.

Leman istediğine ulaşırken Keyifle içeceğini içti. Bu sırada Çetin’i göz işareti ile yanına çağırdığını görünce “Canım benim küçük bir işim var.” dedi. Mert’e döndüğünde de “Cemre’ye selamlar.” dedi. Adamların gülümsemesiyle ayrıldıktan sonra Çetin’in yanına vardı.

-Ne oldu?

-Yeni bir bildi. Az önce Serkan ve damat konuşurken duydum. Hastanede çalışmaya başlayacakmış.

Şaşkın şekilde baktığında “Serkan mı?” demeden edemedi. Onun gibi biri çalışmaz hazır olanı yerdi. Bu değişimin sebebini merak ediyordu.

-Evet. Doktor yarın hastanede ol dedi.

Leman gülümsediğinde “Bak bu işimize yarabilir.” dedi. Çetin’e baktığında “Hastaneyi öğrenmemiz lazım.” dedi.

-Merak etme biliyorum.

-O zaman birini yolla ve işimize yarayacak bir şey bulalım.

Çetin onayladı. Bir bilgi daha eklemek içinde kapıların orada bekleyen kişiyi gösterdi. Leman da baktığında “Bu adam kilit nokta. Daha önceden biliyor musun?” soruna gülümsedi.

-Ediz..

Çetin yana baktığında “Bu adam Serkan’a da yakın, ama son zamanlarda doktorun yanında.” dedi.

-Satın alma şansımız var mı?

Çetin olumsuz şekilde başını salladı. “Adam fazla sadık. Ona yaklaştığımız an planımız anında Alara’nın kulağına gidebilir.”

Leman bunu istemiyordu. Serkan’a açık açık meydan okuyabilirdi. Gururdan ablasına bir şey söylemeyeceğini iyi biliyordu. Bu yüzden Alara duymadan çözmeleri lazımdı. Düşünceler içinde “Bir zayıf noktası olmalı.” dedi.

-İşe yarar mı bilmiyorum, ama nişanlısı Yıldız.

Leman alamayan gözlerle baktığında Çetin kızı gösterdi. Bu bilgi ne işimize yarayacak dediği anda “Kız daha önce Gökçe’nin sekreteriydi.” demesi gülümsetti. Alara’nın düşmanın yanında çalışan kız şimdi yanındaydı. Aklında oluşan plan hoşuna giderken “Bana el düzgün birini bul.” dedi.

Çetin ne yapacağını anlayınca “Nişanlıların arasına mı gireceğiz?” diye sordu.

-Kavra demek sırların ortaya dökülmesi demek. Çiftimiz kavga etsinde neler olmuş öğrenelim.

Çetin ise “Bu kadar uğraşmak yerine Gökçe’yi arayalım. Bu kız bir ara Serkan ile ayrılmıyordu. Mutlaka bir şeyler biliyordur. Araları bozulmuşsa işimize yarar.” dedi.

-Bak bu daha iyi fikir. O zaman bu da sende.

Çetin gülerken “Bunların bir karşılığı olacak.” dedi.

Leman her fırsatta bunu hatırlattığı için tebessüm etti. “Ben gideyim gelini göreyim. Sende işe koyul.” Çetin’in yanından ayrılıp Alara’ya doğru yürürken Çiçek ile konuştuğunu gördü. Sessizce yaklaşıp ne konuştuklarını biraz öğrenmeyi umsa da Alara tarafından fark edilmişti.

Kardeşinin eski sevgilisinin öylesine buraya gelmediğini biliyordu. Zaman içinde baya değişen kızı izlerken bildik gülümsemesi ile baktı.

Çiçek ise arkadaşı ile konuştuğu şeylerin etkisindeydi. Yanlış anlamadıysa Serkan’ın ona karşı duyguları vardı. Tam konun ortasında Leman gelince yarım kalmıştı.

-Alara ne kadar güzelsin.

Yalancı sevince karşılık gülümsedi. Yanağını öpmesine izin verdikten sonra “Seni burada görmeyi hiç beklemiyordum.” dedi. Dikkatle incelerken aklından neler geçtiğini anlamaya çalıştı.

Leman karşısında ki kadının ne kadar zeki olduğunu biliyordu. Serkan ile sevgili olduğu zamanlar hakkında duydukları ve gördükleri çok fazlaydı. Dikkatli davranıp “Haklısın uzun zaman oldu.” dedi.

-Şenol Bey ile nişanlanmışsın. Hiç duymadık.

-O sıralar senin düğün iptal olmuştu. Bu yüzden rahatsız etmek istemedik.

Alara olaylara baya hakim olduğunu gördü. Az önce Serkan ile de konuştuğunu unutmadığı içinde “Kardeşimle aranız nasıl?” diye sordu. Buraya gelirken sevgili nişanlısına haber vermiş miydi merak ediyordu.

Leman sıkıştırılmaya çalıştığını anlayınca “Her şey geçmişte kaldı.” diyerek sıyrılmaya çalıştı.

Alara izlediği gözlerden hiç öyle sanmıyordu. Gelinliğinin kenarı tutarak yaklaştığında “Kalmış olsa iyi olur.” diyerek soğuk bir ifadeyle gülümsedi. Geri çekildiğinde “Sonra canınız sıkılmasın.” dedi. Ne olursa olsun kardeşinin canını sıkmasına izin vermezdi. Tam biraz düzeldi önüne bakacak derken başa dönmeye gerek yoktu.

Çiçek aklında ki düşünceler ile ikisinin arasına girdi. Alara hamileydi ve şu anda bebeği ile kocasını düşünmeliydi. Ortamı yumuşatmak amacıyla “Canım ikisi de çocuk değil.” dedi.

Leman sakin kalmaya çabalasa da tuttuğu bardağı sıktı. Alara’nın ne kadar tehlikeli olduğunu bilse de Serkan’dan alacağı intikamdan vaz geçmeyecekti. Dişlerinin arasında gülümsedikten sonra ayrıldı.

Alara arkasından izlerken “Bu kız bir şey çeviriyor. Ediz nerede?” diye etrafa bakıyordu ki Çiçek kendine döndürdü. Arkadaşının her şeyi kontrolü altında tutma takıntısını bilse de durduracaktı.

-Kendi düğününde olduğunun farkında mısın?

-Çiçek bunun öylesine bir davet olduğunu ikimizde biliyoruz. Ben zaten Erdem ile çoktan evlendim.

Arkadaşını vaz geçirmek kolay olmadığını bilse de “Serkan kendi başının çaresine bakabilir. Bir kere bırak.” dedi.

Alara sakinliğine şüphe ile bakarken “Bu kız senin üvey annen olacak farkında mısın?” dedi. Az önce söylediklerini de anladığını düşünerek “Hem sana Serkan’ın durumunu anlattım.” diye ekledi. Leman gelmese ne düşündüğünü öğrenecekti.

Çiçek konu tekrar açılınca “Ben Çetin ile evleneceğim.” dedi.

-Neden? Onu sevmiyorsun. Seni tehdit mi ediyor?

-Alara her şeyin altında bir şey arama. Beni biliyorsun. Birini sevmek istemiyorum. Çetin de benden sevgi beklemiyor.

-Peki Serkan.

Bir umut arkadaşının sıcak bakmasını beklese de olumsuz bakışlar ile “Güldük eğlendik ve bitti.” demesi üzdü. Kardeşi ikinci kez aşk acısı yaşayacaktı.

-Bir şans versen.

Çiçek gülümserken “Kardeşin sana onca şey yaşattı hala onun iyiliğini istiyorsun. Serkan benim gözümde sadece büyümeyen bir çocuk.” dedi.

-Hala onu mu düşünüyorsun?

Kaybettiği sevgilisi aklına gelince bir an duygusallaştı. Kalbi ondan sonra atmıyor gibiydi. Arkadaşının anlayacağını düşünerek gözleri ile onayladı.

Konuşmaya devam edecekleri anda değişen müzikle Serkan belirdi. Elini Çiçek’e uzatmış “Benimle dans eder misin?” diyordu. Gözlerinde ki istek Alara’yı zorlarken arkadaşına baktı.

Çiçek kendine uzatılan eli geri çevirmeyip tuttu. Birlikte ortaya doğru yürürken herkesin gözleri onların üstündeydi. Çetin bu sahneyi gördüğünde müdahale edeceği anda Leman durdurdu. İkili arasında neler döndüğünü görmek istiyordu.

Serkan tuttuğu eli bırakmadan kolları arasına çekti. Yeni fark ettiği duyguların verdiği küçük heyecanlar ile Çiçek’i izliyordu. Şarkının ritmine kendini bıraktığında bir süre sessiz kaldılar. Oysa bu sefer kollarının arasında olan beden ona farklı bir his veriyordu. Geçmişte yaptığı gibi hata yapmak istemiyordu. Bir daha geç kalmamalıydı.

-Çiçek, ikimiz hakkında konuşmalıyız.

Bakışları o derin bakan gözler ile buluştuğunda daha fazla ileri gitmeden durdurması gerektiğini biliyordu. Tavrını tek vermeliydi.

-Bizim konuşacak bir konumuz yok. Ablana yardım etmek için sana yaklaştığımı unutma.

Serkan buz gibi cevaptan sonra saniyelik kaldı. Bakışlar ve uzaklaşma gözünden kaçmamıştı. Elini daha sıkı tutarken “Kimle konuştun?” diye sordu. Ablasının yanından aldığını hatırlayınca da biraz acıyla gülümsedi. Anlaşılan çoktan konuşmuşlardı.

Çiçek karşısında ki adamın ne kadar zeki olduğunu biliyordu. Uzatmadan “Serkan bir boşlukta olduğun belli. Bana tutunmaya çalışıyorsun, ama yapma.” dedi.

Bu tavır onun dada çok canını yakmıştı. Uzun zaman sonra iyi olmaya çabalamıştı. Çiçek’e değiştiğini göstermek istemişti. Öyle kolay vaz geçen biri de değildi. Belki farklı tanıştıkları için böyle davranıyordu. Ablasına yardım etmiş olsa da iyi anlaştıklarını görüyordu. Hem kendini anlatmaya da gerek olmuyordu. Her şeyini biliyordu.

-Neden kestirip atıyorsun.

-Sana sevdiğimi kaybettim dedim.

Bunu anlasa da “Bende sevdiğimi başkasına verdim. Ondan vazgeçmek hiç kolay olmadı. Evlendiği adamla şu anda aynı ortamdayım ve takmıyorum. Bu aşamaya gelmek benim için hiç kolay olmadı.” dedi. Neler yaşadığını anlayacağını biliyordu.

-Aramızda bir fark var. Ben ondan sonra kimseyi hayatı rezil etmedim. İntikam almaya çalışmadım.

Serkan hataları yüzüne vurulunca kötü hissetti. Evet bunları yapmıştı. Cemre’yi kaybedince nereye saldıracağını bilememişti. Telaşla “Tamam hatalıyım, ama artık bunların hiçbirini yapmıyorum.” dedi.

Çiçek o değişimin fakındaydı. Son zamanlarda ablasının yanındaydı ve artık planlar kurmuyordu. Yine de aralarında ki şey ‘arkadaşlıktan’ öteye gidemezdi.

-Bu senin adına güzel bir durum.

-Ama sağlayan sensin.

Serkan hayatında ki etkisini anlatmaya çabalasa da Çiçek “Bir abla olarak yardım ettim say.” demesi her şeyi yerle bir ediyordu. Kalbinde oluşan küçük heyecan büyümeden yok ediliyordu. Çetin ile evlenmesinin sevgi olmadığını bildiği içinde “Peki o adama neden evet dedin?” diye sordu. Bu konuda dizginleyemedi bir siniri oluşuyordu.

Çiçek konu fazla derin gidince havayı dağıtma çabasıyla gülümseyerek baktı. “Beni bilirsin aklıma eseni yaparım.”

Serkan ne yaptığının farkındaydı. Yana doğru yaklaşırken yanağına değerek kulağına ulaştı. Kendi hissettiği duyguların onda da oluşması ısrarı ile “Bende kafamı eseni yaparım.” dedi. Geri çekilip gözlerine bakıp noktalayacağı anda Çetin tarafından geri çekildi. Çiçek kollarından çıkarken öfkeyle yumruğunu sıktığında Çiçek ‘Sakın!’ dedi. O gözlere baktığında kızgın olduğunu görmek canını acıtıyordu.

-Bu kadar dans yeter.

Çetin gözlerinin önünde Çiçek’in elini tutup sürüklediğinde sadece izlemek fazlasıyla ağır gelmişti.